İnceleme,  Sinema

SIRADIŞI ÇİZGİSİYLE HOLLYWOOD’UN İLHAM KAYNAĞI: WES ANDERSON

Wes Anderson filmlerini izleyenlerin ne demek istediğimi anlayacakları bir yazıyla karşınıza çıkmaktayım. Hollywood’un ünlü yönetmenlerinin bir filmini seyrettikten sonra ‘’ hadi bir tane daha şu ekol film izleyelim’’ dedirten yönetmenlerden birisidir, Anderson. Benim tanışmam “The Grand Budapest Hotel”i sayesinde olmuştu ve bu yönetmenin bütün filmlerini izlemenin sinema kutsallığı olabileceğini düşünmüştüm. Peki kim bu sinemanın renkli yönetmeni?

1 Mayıs 1969 Teksas doğumlu olan Anderson ilk sinema kariyerine Owen Wilson’la birlikte yazdıkları Bottle Rocket’le başlıyor. Bütçesi kısıtlı olmasına rağmen film o kadar çok beğeniliyor ki yapımcıların da dikkatini çekiyor haliyle. 1998’de Rushmore filmiyle Hollywood’a ben geldim diye selam çakıyor. Sonrasında bildiğimiz muhteşem Anderson filmleri ortaya çıkmaya başlıyor. Hollywood’a çok başka açıdan perspektif katarak sinemanın en estetik yönetmenlerinden birisi oluyor.

Peki nedir bu Anderson filmlerini bu kadar çekici kılan? Anderson, filmlerinde genel olarak pastel renkleri kullanmayı seven ve sahneleri çekerken en ince noktasına kadar düzenleyip seyirciyle buluşturan ender yönetmenlerdendir. Onun kusursuz simetrisi film boyunca o kadar göze çarpar ki oturduğunuz yerden rahatsız olursunuz. Onun sahnesi her zaman düzenli, simetrik ve kusursuzdur. Peki bu sahneleri çekerken film müzikleri bu ortama ayak uydurmaz mı? Müzikler o kadar iyi seçilmiştir ki çoğu objenin sesi olurlar sanki. Yani müzikler, kullandığı pastel renkler gibi sıcak ve samimidir. Bir diğer çekici kılan özelliği ise bence devamlı aynı oyuncularla çalışması. Bu durum bazıları için olumsuz olabilir ama bu oyuncuların her türlü halini Anderson’un filmlerinde gördükten sonra eminim kararınız değişecektir. Bill Murray’in Anderson filmlerine farklı bir güzellik kattığını siz de izleyince karar vereceksiniz. Anderson’un filmlerini her izlediğinizde bulunduğunuz dünyadan, evden, mahalleden koparak bambaşka bir hayal dünyasına gidersiniz. Film boyunca dramdan melankoliden uzak keyifli, maceralı bazen hüzünlü bir yolculuğa çıkarır Anderson. Ben de bunlar sayesinde Anderson filmlerine aşık oldum. Günlük hayatın karmaşasından on dakika içinde sıyrılıyorsunuz çünkü. İşte tüm bu özellikler Anderson’un sinema tarzının temelini oluşturuyor. Hadi en sevdiğim Anderson filmlerinden görüntüler göstereyim size.

THE GRAND BUDAPEST HOTEL

Wes Anderson filmleri arasında en sevdiğim kesinlikle Grand Budapest Hotel. Bir kadının bir heykel önünde kitap okumasıyla başlayan film Zubwowka adındaki hayali bir ülkede yer alan Grand Budapest Otel’inde çalışan bir görevlinin Gustave H ve onun yanında komi olarak çalışan Zero Mustafa’nın macera dolu otel hayatlarını anlatıyor. Anderson filmi çekerken Zweig’in Dünün Dünyası kitabından etkilenerek çektiğini itiraf etmiştir. Film, Altın Küre’de En İyi Sinema Filmi Ödülü’nü, Oscar’da ise En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Makyaj ve Saç Şekillendirme, En İyi Üretim Tasarımı ve En İyi Orijinal Skor dalında dört ödül alarak nasıl bir film olduğunu ispatlamıştır. Oyuncu kadrosunda ise; Ralph Fiennes, F. Murray Abraham, Mathieu Amalric, Adrien Brody, Willem Dafoe, Jeff Goldblum, Harvey Keitel, Jude Kanunu, Bill Murray, Edward Norton, Saoirse Ronan, Jason Schwartzman, Léa Seydoux gibi Anderson’un filmlerinde sık sık karşılaştığımız isimler yer alıyor.

Moonrise Kingdom

İzlemekten büyük keyif aldığım başka Anderson filmi Moonrise Kingdom. New England’ın kıyılarındaki bir ada olan Moonrise Kingdom’da birbirine aşık olan 13 yaşındaki iki çocuğun plan yaparak ailelerinden kaçış öyküsünü anlatıyor. Görünürde komedi gibi gözükse de çocukların istekleri ve diyalogları derin anlamlar taşıyor. En İyi Orijinal Senaryo Akademisi Ödülü’ne ve En İyi Müzikal dalında Altın Küre’ye aday gösterilen Moonrise Kingdom, 2016 yılında BBC tarafından yirmi birinci yüzyılın en büyük filmleri listesine dahil ediliyor. İki küçük çocuğun gülümseten aşk hikayesi, Anderson’un estetiği ve renk paletiyle birleşince ortaya çıkan görüntü oldukça keyifli oluyor.

The Darjeeling Limited

Benim için yeri apayrı olan Anderson filmlerinden birisinde sıra. Filmin Türkçe ismi Küs Kardeşler Limited Şirketi. Anlayacağınız kadarıyla birbirleriyle uzun zamandır konuşmayan üç kardeşin bir tren yolculuğuna çıkıp babalarının ölümünden sonra bozulan ilişkilerini ele alışlarını izliyoruz. Anderson’un klasik tarzının dışında olan bu filmle Hindistan’ın büyüleyici doğasına da şahit olabilirsiniz. Owen Wilson, Adrien Brody, Schwartzman, Waris Ahluwalia, Amara Karan, Barbet Schroeder, Natalie Portman ve Bill Murray gibi yıldızların oynadığı film kesinlikle listenizde olması lazım.

The Royal Tenenbaums

Anderson filmleri arasında en ikonikleşmiş pastel tonlarının kullanıldığı film bu olsa gerek. Babaları tarafından çocukken terk edilmiş üç yetenekli kardeşin hikayesinin anlatıldığı film, kahkaha atarken hüzünlendiren bir film de ayrıca. Film boyunca dikkatinizi çeken, karakterlerin aynı kıyafetleri farklı renklerde kullanmaları. Bunun sebebiyse Anderson’un, Tenenbaum ailesinin film ilerlerken en güzel günlerine takılı kaldıklarını anlatmak istemesi. 20 yıl sonra enteresan şekilde bir araya gelen bu ailenin hikayesini izlemenizi mutlaka öneririm.

Yazar: Feyza GÜNEŞ
Yazar: Feyza GÜNEŞ

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.