Edebiyat,  İnceleme

Beş Şehir’e Dair İnceleme

Dergâh yayınları tarafından nostaljik bir kapak tasarımı ile 1946 yılında yayımlanmıştır Beş Şehir. Görüp gezilen yerleri anlatma içgüdüsünün var ettiği zirve bir eserdir, diyebiliriz. Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’un yer aldığı bu deneme, bahsi geçen beş şehrin edebi bir üslupla değerlendirilişidir. Mercek altına alınan bu beş şehir, Türk medeniyetinin kurucu şehirleridir. Asıl konusu “hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.”  Tanpınar, eskinin ve yeninin arasındaki çatışmadan müteşekkil şehirleri anlatmış ve yalnız şehirlerin uyandırdığı intibadan değil ruhundan izler yansıtmıştır. Kendimiz olarak yaşayabilmek için mazi ile her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz, der. Beş Şehir de işte bu hesaplaşma ihtiyacının doğurduğu bir konuşmadır.

…………………………………………………………………………………………………………..Ankara

Kitapta yer alan ilk şehir Ankara’dır. Tanpınar’ın muhayyilesinde Ankara, tarihin büyük düğümlerinin bağlanıp çözüldüğü bir şehir olarak kendisini göstermektedir. Destansı ve savaşçı bir görünümü vardır. Ankara kalesini ve Ankara’yı savaşçı bulur ve sebebini de Millî Mücadele yıllarına bağlar. Şehrin tarihinden ve savaşlarından söz eden yazar Ankara kalesi ile Atatürk’ün Büyük Taarruz sabahı çekilmiş fotoğrafını bağdaştırır.  Yağmalara, yangınlara ve istilalara değinir. Ahi Şerafettin, Hacı Bayram Veli gibi camilerinden bahsederek aslında yaşanan yağınlar ve yağlamalar sonucunda yok olan mimari yapılardan ve tüm bu olumsuzluklardan geriye kalan eserleri ele alır.Tüm bu olumsuzluklardan dolayı çok az eser kaldığını söyler. Ahi Şerafettin, Hacı Bayram Veli Camiine değinir ve daha çok yok edilen mimariden bahsedip bitirir.

……………………………………………………………………………………………………………..Erzurum

Erzurum ile devam eden yazar burada üç defa bulunduğunu söyleyerek söze başlar. Küçükken gittiği Erzurum’un, dağlarından ve soğuğundan çok etkilenmiştir. Ancak ikinci gidişinde ise savaşın izlerini taşıyan şehir onda bir iç burukluğuna neden olur. Son gidişinde ise şehri biraz daha toparlanmış bulduğunu, yaraların dindiğini söyler. Çetin kış aylarına, türkülerine ve mimari eserlerine de değinerek Erzurum’u sonlandırır. Yazar Atatürk ile de burada karşılaşmıştır.

…………………………………………………………………………………………………………………..Konya

Sonrasında ‘’bozkırın tam çocuğudur’’ diyerek başlar Konya’yı anlatmaya. Sade, samimi orta Anadolu insanını çocukluğa ve gençliğe benzetir. Selçuklu yapılarından, Haçlı Seferlerinden, Moğol istilasından ve uygarlıklardan bahseder. İsyanların, ihanetlerin ve yoğun mücadelelerin yaşandığı bu zor dönemlerde bile cami, medrese, kervansaray gibi birçok mimari yapının varlığından bahseder. ‘’Mevlânâ’dan söz etmeden Konya anlatılmaz’’ diyerek Mevlânâ’nın 1228’de babasıyla Konya’ya gelişinden ve şairliğinden bahseder. Ona göre Şark’ın büyük şairlerinden biridir Mevlânâ. Acı, dert Anadolu insanının türküsü kavramlarını da bu şehirde öğrenir. Son olarak Anadolu türküleriyle de bu şehirde tanıştığını belirterek bölüme noktayı koyar.    

………………………………………………………………………………………………………………………….Bursa

Bursa’yı ise ‘’zaman’’ başlığı altında ele alır. Yazar Bursa için “şimdiye kadar gördüğüm şehirler içinde Bursa kadar muayyen bir devrin malı olan bir başkasını hatırlamıyorum.” ifadesini kullanır. Bu şehir, hep o ilk kuruluş yıllarının havasını verir insana. Çünkü Bursa Türk ruhuna her yönüyle sahiptir.  Burada eskiye bir özlem, yeniye de bir merak sezilir.  Yazar burada eski- yeni bileşimini ve çatışmasını yaşar. Eskiyi daima yeniden hayal eder. Küçükken Bursa’yı babasından dinlediğini söyleyerek Geyikli Baba’nın tesirinde kaldığını anlatır. 1271 yılında çıkan yangında eşraf, ayan konakları gibi beş asırlık tarihin hazinelerinin kaybolduğundan duyduğu üzüntüyü anlatır. Bursa’ya olan son seyahatinden anılar paylaşır. Bu gelişindeki amacının kendisini aramak ve bulmak olduğunu izah eder.  Fakat bu sefer farklı bir şey olmuştur, ölümü iliklerine kadar hisseder ve bu elemli histen bir kır kahvesinde kurtulur. İhtiyar bir kahveci Tanpınar’ın önüne gül atar ve oturacağı iskemleyi düzeltir bu hareket ona çok ince ve zarif gelir. Asıl zamanın yanında ikinci bir zaman olduğundan söz eder aynı yerde. Zamanın bittiği yerde… İkinci zamandan kastı aslında onun çocukluğu, yaşanmışlıkları ve bunların birbirine yansımasıdır. Geçmişte kalmış olsa da ikinci zaman hiç geçmeyecektir. O tüm yaşanmışlıkların zamanıdır.

………………………………………………………………………………………………………………………….İstanbul

Beş Şehir’in kapanış perdesini ise İstanbul ile yapar. En uzun şehr-i İstanbul’u ele alır. İstanbul yazısına çocukluğunda tanımış olduğu ihtiyar ve hasta olan bir kadının İstanbul’la duygusal bağını anlatarak başlar. İstanbul bu kadın için çok şey ifade etmektedir. Bu durumdan o da haylice etkilenmiştir. Üzerimizdeki etkisi de geçmişle alakalıdır.  Beyoğlu, Üsküdar, Boğaziçi bir şehrin içinde adeta başka coğrafyalar gibi kendi güzellikleriyle bizde ayrı duygular uyandıran manzaralardır.  1908-1923 yılları arasında eski kimliğini kaybeden İstanbul’u anlatır. Özlemleri vardır satırlarında. Sebeplerini ele alarak mali sorunlar, harpler ve yangınlardır der. Adeta zıtlıkların şehridir İstanbul. Eski-yeni, yerli-yabancı, güzel-çirkin… Bunca yitip giden değerin içinde zamana hükmeden bir mimarinin varlığından söz eder daha sonra ve Bayezid camiini anlatır. Mimaride en büyük vuruşu yapan Mimar Sinan’dan, Süleymaniye’den ve sevdalı bir genç gibi denizi seyreden Sultan Ahmed Camiinden…Evliyalar dolu oluşundan, fetih şehitlerinden dem vurur. Tanzimat mimarisini zevksiz bulduğunu söyler ve bunu Aziz Mahmud Hüdai külliyesi ile örneklendirir. Bu külliyenin üslup taşımadığını düşünür. Daha sonra yine bir yangından söz eder ve kahvehanelerden yakınır. Beyoğlu’ndaki gece hayatından, yerli ve yabancılara etkisinden, Nedim’den, Lale Devri’nden bahseder. Son olarak birçok anı ve hatıra olduğunu söyleyerek bizi eskiye iten şeylerin onların bırakmış olduğu boşluk olduğunu söyler.

Kısaca; sırasıyla Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’u Ahmet Hamdi Tanpınar bakış açısıyla gösteren bu kitap bizi beklediğimizden çok daha uzak yerlere götürüyor ve farklı bir tecrübe yaşatıyor… Umarım siz de bu kitaba bir şans verisiniz ya da vermişsinizdir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.